Post Author Avatar
Gürkan Akçay
Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör

Evrimsel seçilim tamamen verimliliğe dayalıdır. Peki bu süreçte erkeklerin varlığını sürdürmelerinin sebebi nedir? Ya da seks; üreme için neden baskın mekanizma olmuştur? Cinsel seçilim (eş seçiminde erkeklerin dişi bireyler tarafından seçilebilmek için yarışmaları), üst düzey soy içi üremeden (ensest) kaynaklanan genetik stresin varlığı olsa bile, popülasyonların yok olmasını engellediği gibi popülasyonun genel sağlığını da güçlendirir.

Seksteki Sorunlar

İki farklı cinsiyetin varlığı; türün hangi bireyinin genlerinin bir sonraki nesile aktarılacağını belirleyen cinsel seçilim sürecini destekleyicidir. Seks, yaygın ve güçlü bir etkidir ancak pratikte ortaya çıkan kalıtsal sorunlardan kaynaklı neden böyle bir şeyin varolduğuna dair açıklamada bulunmak zordur. Esasen seks, aseksüel üremeye kıyasla önemli sınırlandırmalara sahiptir. Örneğin, oluşan döllerin yarısı (erkekler), yavru üretemez ve yavrudaki genlerin yalnızca yarısı erkeğe aittir. Bunun yanı sıra erkekler, eş bulma ve onunla çiftleşmek için gerekli bedelleri de ödemek (zaman, efor ve "acı" çekmek gibi) zorundadır. Öte yandan tamamen adapte olmuş gen komplekslerini taşısa bile, bu genler cinsel birleşme ile bir sonraki nesile "bozulmuş" ve yoğunluğu biraz daha seyrelmiş halde taşınır. Seksin sonuçları, yalnızca dişi yavruların erkeğe ihtiyaç duymadan yeni dişiler ürettiği aseksüel üremeye kıyasla ciddi sınırlandırmalar içerir. Peki o halde neden seks ve erkeklerin varlığı üremedeki baskınlıklardan birisi olarak evrimleşmiştir?

Cinsel Seçilim Modeli Olarak Tribolium Un Böceklerinin Kullanılması

Nature'da yayımlanan çalışmada, laboratuvar koşullarında Tribolium un böceklerinin 50 nesli 10 yılı aşkın bir süre boyunca gözlemlendi. Araştırmada, türün üremek için neden sekse başvurduğu ve cinsel seçilimin evrimdeki rolü gibi sorulara cevaplar arandı.

Peki neden Tribolium un böcekleri seçildi? Tribolium un böcekleri üremenin evrimini anlık gözlemleyebilmek için en iyi modeldir ve oldukça fazla sayıda deneysel deneme durumu sağlayarak araştırmaya istatistiksel bir güç katar. Bu türün yavrulama süresi yaklaşık bir aydır, bu da deneysel evrimin gerçekleştirilmesine ve böceğin soy ve popülasyonlarının kontrol edilen durumlar altında gözlemlenebilmesine olanak sağlar. Ayrıca Tribolium un böcekleri tipik olarak erkeklerin yavrularına doğrudan bakım sağlamadığı karışık bir çiftleşme modeli ile çoğalırlar. Bu durum doğada oldukça yaygındır, dolayısıyla bu canlıların "denek" olarak kullanılması bulguların daha genele yayılabilmesine imkân tanır.

Erkekler Genom Sağlığında Önemli Bir Role Sahip

Deneylerde, cinsel seçilim etkisi; yoğun yarıştan (bir dişiye dokuz erkek oranında) yarışın olmadığı (bir dişiye bir erkek) bir olanağa kadar değiştirildi. Yani cinsel seçilim ortadan kaldırıldı. 7 yılın ve yaklaşık 50 neslin ardından, araştırma ekibi; soy içi çiftleştirme (ensest) yaptı ve cinsel seçilimin olduğu popülasyonlarda (1 dişiye 9 erkek oranı), cinsel seçilim olmayan popülasyonlara (1 dişiye 1 erkek oranı) kıyasla yok olma tehdidinin daha çabuk aşılabildiği görüldü. Cinsel seçilimin bulunduğu bazı popülasyonlar 20 nesil soy içi döllenme yapılmasına rağmen hayatta kalmayı başardılar. Buna karşın, cinsel seçilim etkisinin olmadığı popülasyonlar ise soy içi döllenmenin 10. neslinde tamamen yok oldular.

Bu sonuçlara bakıldığında erkekler arasındaki yarışın popülasyonun genel genetik sağlığını geliştirdiğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Yani erkekler ve seksin evrimsel süreçte varlığını sürdürmesinin iki temel sebebi bulunuyor: Seks "kötü" genomları popülasyondan temizliyor ve/veya seks "iyi" genomların tür boyunca yayılmasına yardımcı oluyor. Öte yandan seks, aseksüel üremeye kıyasla bazı sınırlılıklar içerse de evrimsel süreçte önemli bir parametre olan çeşitliliğin ortaya çıkmasını da sağlıyor. Dolayısıyla çeşitliliği ortaya çıkaran iki cinsiyetli (erkek ve dişi) üreme biçimi evrimsel süreçte bir avantaj sunuyor. Bu nedenle erkeğin evrimsel süreçteki varlığını sürdürmesi ve eşeyli üremenin süregelmesi popülasyonların genel genom sağlığını iyileştirerek türü yok olmaktan kurtarıp, çevreye uyumlu hale getiriyor. 

Dişinin Fedakârlığı Daha Fazla

Aslına bakarsanız, mümkün olduğunca çok yavru dünyaya getirme yarışında, --her ne kadar garip gelse de-- erkeklerle dişiler de birbirleriyle rekabet hâlindedir. Eğer bir hayvan türü için üreme, kurbağalarda olduğu gibi sadece yumurtalarla spermleri aynı anda aynı yere bırakmak anlamına gelseydi, o zaman pek bir sorunun olmadığını söyleyebilirdik. Dahası böyle olduğu durumda bile, bir dişi kurbağanın jölemsi yumurta kütlesini gören herkes, dişinin bir sonraki kuşağa madde ve enerji olarak yaptığı katkının, erkeğin sağladığı mikroskopik spermlerden oluşan ince tabakaya kıyasla çok daha büyük olduğunu anlayacaktır. Tabiki üreme için hem yumurta hem de sperm gereklidir, ancak bunun dişiye olan biyolojik maliyeti erkeğinkine kıyasla çok daha fazladır. Yani dişinin sonraki kuşağa yatırımı, erkeğinkinden daha büyüktür ve bu hayvanlar aleminin tümünde rastlanan bir süreçtir.

Kurbağalar evlilik görevlerini yerine getirdiklerinde, döllenmiş yumurtaları olgunlaşıp gelişmeye terk ederler ve yavru bakımı göstermezler. Ancak ne zaman ki yavruyu büyütmek için ebeveyn ilgisi gerekir, işte o zaman cinsiyetler arası savaş da başlar.

Doğal seçilime göre, hem erkekler hem de dişiler cinsiyet hücrelerini bırakıp bunların döllenmesini sağladıktan sonra, mümkün olduğunca çok yavru meydana getirebilmek için orayı terk edip başka yere giderek aynı şeyi yeniden yapmayı tercih eder. Peki olgunlaşmakta olan embriyo ve yavru bakıma ihtiyaç duyarsa, bunu kim üstlenecek? Eğer yavrunun bakımı için tek bir yetişkin yeterliyse, o zaman sorunun cevabı şu olacaktır: Döllenme yerinden ilk kim kaçabilirse, o başka bir eş bulma şansına sahip olacak, geride kalana ise yavruya bakma görevi düşecektir. Hayvanlar alemindeki tek-ebeveynli ailelerde, yavruyla birlikte geride kalan hemen her zaman dişidir. Çünkü başka eşler bulmak için yola düşme yarışında dişi hemen her zaman ikinci gelir. Bunun başlıca istisnasına balıklarda rastlanır ve sebebini anlamak da güç değildir.

Kurbağalar gibi balıklar da cinsiyet hücrelerini döllenmek üzere suya bırakır. Erkeğin spermleri o kadar hafiftir ki, eğer çok daha ağır olan yumurtalardan önce suya bırakılırsa, sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bu yüzden erkek, spermlerinin ziyan olmaması için önce dişinin yumurta bırakmasını beklemek zorundadır. Bu öncelik sıralaması nedeniyle dişi fırsattan yararlanarak erkeği terk edebilir ve onu soyun güvenliğini ve yeterli beslenmesini sağlama göreviyle baş başa bırakabilir. Erkek ise acımasız bir kıskaç içinde kalmış gibidir, çünkü o da bırakıp gidebilir fakat bu durumda da yavruların hayatta kalma ve soyun devam etme şansı azalacaktır. Bu yüzden evrimin doğal seçilim yoluyla birçok balık türünde babanın yavruya bağlılığını geliştirmiş olması şaşırtıcı değildir.

Hayvanlar sudan karaya çıktıklarında, dişilerin durumu kötüleşmeye başlamıştır. Çünkü kuru toprağın sunduğu zorlu şartlar, üreme hücrelerinin açıkta kalmasını tehlikeli hale sokuyordu. Aksi halde nemli ortama ihtiyaç duyan yumurtalar kuruyup yok olacaktır. Bu sorunun üstesinden gelebilen bir evrim sonucunda, bu yeni çevreye tepki olarak yumurta kabuğu gelişti. Bu durumda da dişinin embriyoya yaptığı yatırım, erkeğinkine kıyasla daha fazlaydı. Çünkü dişi, yumurtanın üst yapısını, yani embriyonun büyümesi için gerekli besinleri de üretmek zorundaydı.

Bir dişi kuşun taşıdığı yumurtanın ağırlığı, bazen vücut ağırlığının dörtte birini bulmaktadır, ki bu da gerçekten çok maliyetli bir yatırımdır. Dahası, dişi döllenmeden sonra yumurtayı vücudunun içinde geliştirdiği için erkek kuş bırakıp giderek, yeniden çiftleşme şansına sahiptir. Ancak yine de çoğu erkek böyle yapmaz. Kuş türlerinin %90'ı en az bir mevsim boyunca tek-eşlidir. Bunun sebebi de yavruyu büyütmek için gereken çabanın sadece bir yetişkinin başa çıkamayacağı kadar büyük olmasıdır. Uzun kuluçka dönemi ve bunu izleyen aç yavrular için dur durak bilmeden yiyecek toplama işi, iki yetişkinin iş birliğini gerektirir. Dolayısıyla, eğer erkek kuş döllenmiş dişisini terk ederse, büyük ihtimalle doğacak yavrular telef olacaktır.
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir