Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Not: Yukarıdaki görsel yıldızı içinde bulunduran Orion Nebula'sına aittir. Telif: NASA, ESA, M. Robberto, Hubble Space Telescope Orion Treasury Project Team
Gökbilimciler yeni bir araştırmada bize uzak ancak genç olan bir yıldızın etrafındaki aluminyum monoksit (AlO) maddesinin, yıldızın etrafında bulunan madde bulutu içindeki varlığını ve kompozisyondaki yerini haritaladı. Bu yıldızdan elde edilen önemli detaylar hem Güneş Sistemi için, hem de Dünya ve dolayısıyla bizler için bir nevi kök analizi işlevi görüyor.
Bulgulara göre, yıldızın etrafındaki bulutun çok daha rahat biçimde yayılmış ve dağınık olmaması, AlO gazlarının hızlı bir biçimde katı partiküllere çökelebildiğini gösterirken, araştırmacılara göre bu da bizim sistemimizin evriminde çok erken fazların nasıl olmuş olabileceğine dair fikir veriyor.
University of Tokyo, Organization for Planetary and Space Science'tan Professor Shogo Tachibana, akademik kariyerini dev gaz bulutlarından yıldızlararası tozlara, meteorlardan dev yıldız ve nebulara kadar birçok şey üzerinden önce Güneş Sistemi'ni sonra içinde bulunduğumuz galaktik yapıyı anlamaya harcıyor. Yaptığı açıklamada Tachibana, milyarlarca yıldız Güneş Sistemi evrimi dahilinde neler olmuş olabileceğini merak ederken meteor (göktaşı) ve asteroidlerin (gezegencik) fizik ve kimyasını araştırmaya başladıklarını belirtti.
Her türlü uzay taşının, gezegenlerin ve hatta Güneş'in oluşma zamanından bu yana çok büyük bir oranda bozunmaya uğramadan kalabileceğini belirten Tachibana, özellikle de Dünya'mızı da oluşturan gaz ve toz bulutunun kayıtlarının kompozisyonel olarak bu taşlarda taşınmış olabileceğini öne sürüyor. Böylelikle, evrimimizin bu kadar erken fazında koşulların nasıl olduğunu da anlamamız mümkün hale gelecek.
Dünya'ya 1969 yılında düşen Allende meteorunun küçük bir parçasını inceleyen Tachibana, çoğunluğu siyah ve koyu gri renklerdeki taşın içinde konuçlanmış açık renk, beyaz damar ve kısımlar olduğunu gözlemledi. Bu lekecikler Güneş Sistemi içerisinde oluşan ilk katı nesneler olan kalsiyum ve alüminyum açısından zengin yoğunlaşmış yapılardı.
Bu yapıda bulunan mineraller sistemimizin doğum anlarının ekstrem sıcaklıklarda olduğuna işaret ediyor. Şimdiden dahi, Güneş Sistemi'nin yaşı ile ilgili spesifik bir sayıyı veren hesaplamalara karşın, araştırmayı yürüten bilimciler evrimin bu erken fazını daha da detaylandırmak istediklerini belirtiyor.
Kendi geçmişimizi de anlamak için bizimki ile benzer özellikler gösteren başka bir genç yıldızı incelediklerini belirten Tachibana, ALMA teleskop ağı (Atacama Large Millimeter/submillimeter Array) ile bir takım kimyasal izler tespit ettiklerini ve bu emisyon çizgilerinin dev ve genç bir yıldız olan Orion Source I etrafında tur atmakta olan gaz ve toz diskinden yayılan AlO yani alüminyum monoksite ait olduğunu yayımladı.
Elbette yıldızın Güneş'in bir kopyası olduğunu düşünmek mümkün değil ancak emisyon çizgileri ile maddesel bağıntıyı kurmak açısından oldukça önemli bir ilk adım niteliği taşıdığını kabul etmeliyiz. Yüksek çözünürlüğü ve hassasiyeti dolayısıyla ALMA elimizdeki bu keşfi gerçekleştirebilecek tek yapıydı.
AlO yayılımının diskin sıcak bölgeleri ile sınırlı olduğu dolayısıyla AlO gazlarının oldukça hızlı biçimde tıpkı bizim sistemimizdeki kalsiyum ve alüminyum zengini mineraller gibi katılaşıp granülleştiğine işaret ediyor.
Ancak araştırmacılara göre, bunun yıldız ve gezegen oluşumuna etkisi ve özellikle de diğer intergalaktik malzemelere dolaylı etkilerinin neler olduğunun anlaşılması için daha detaylı ve ileri araştırmaların yapılması gerekiyor.
Gökbilimciler yeni bir araştırmada bize uzak ancak genç olan bir yıldızın etrafındaki aluminyum monoksit (AlO) maddesinin, yıldızın etrafında bulunan madde bulutu içindeki varlığını ve kompozisyondaki yerini haritaladı. Bu yıldızdan elde edilen önemli detaylar hem Güneş Sistemi için, hem de Dünya ve dolayısıyla bizler için bir nevi kök analizi işlevi görüyor.
Bulgulara göre, yıldızın etrafındaki bulutun çok daha rahat biçimde yayılmış ve dağınık olmaması, AlO gazlarının hızlı bir biçimde katı partiküllere çökelebildiğini gösterirken, araştırmacılara göre bu da bizim sistemimizin evriminde çok erken fazların nasıl olmuş olabileceğine dair fikir veriyor.
University of Tokyo, Organization for Planetary and Space Science'tan Professor Shogo Tachibana, akademik kariyerini dev gaz bulutlarından yıldızlararası tozlara, meteorlardan dev yıldız ve nebulara kadar birçok şey üzerinden önce Güneş Sistemi'ni sonra içinde bulunduğumuz galaktik yapıyı anlamaya harcıyor. Yaptığı açıklamada Tachibana, milyarlarca yıldız Güneş Sistemi evrimi dahilinde neler olmuş olabileceğini merak ederken meteor (göktaşı) ve asteroidlerin (gezegencik) fizik ve kimyasını araştırmaya başladıklarını belirtti.
Her türlü uzay taşının, gezegenlerin ve hatta Güneş'in oluşma zamanından bu yana çok büyük bir oranda bozunmaya uğramadan kalabileceğini belirten Tachibana, özellikle de Dünya'mızı da oluşturan gaz ve toz bulutunun kayıtlarının kompozisyonel olarak bu taşlarda taşınmış olabileceğini öne sürüyor. Böylelikle, evrimimizin bu kadar erken fazında koşulların nasıl olduğunu da anlamamız mümkün hale gelecek.
Dünya'ya 1969 yılında düşen Allende meteorunun küçük bir parçasını inceleyen Tachibana, çoğunluğu siyah ve koyu gri renklerdeki taşın içinde konuçlanmış açık renk, beyaz damar ve kısımlar olduğunu gözlemledi. Bu lekecikler Güneş Sistemi içerisinde oluşan ilk katı nesneler olan kalsiyum ve alüminyum açısından zengin yoğunlaşmış yapılardı.
Bu yapıda bulunan mineraller sistemimizin doğum anlarının ekstrem sıcaklıklarda olduğuna işaret ediyor. Şimdiden dahi, Güneş Sistemi'nin yaşı ile ilgili spesifik bir sayıyı veren hesaplamalara karşın, araştırmayı yürüten bilimciler evrimin bu erken fazını daha da detaylandırmak istediklerini belirtiyor.
Kendi geçmişimizi de anlamak için bizimki ile benzer özellikler gösteren başka bir genç yıldızı incelediklerini belirten Tachibana, ALMA teleskop ağı (Atacama Large Millimeter/submillimeter Array) ile bir takım kimyasal izler tespit ettiklerini ve bu emisyon çizgilerinin dev ve genç bir yıldız olan Orion Source I etrafında tur atmakta olan gaz ve toz diskinden yayılan AlO yani alüminyum monoksite ait olduğunu yayımladı.
Elbette yıldızın Güneş'in bir kopyası olduğunu düşünmek mümkün değil ancak emisyon çizgileri ile maddesel bağıntıyı kurmak açısından oldukça önemli bir ilk adım niteliği taşıdığını kabul etmeliyiz. Yüksek çözünürlüğü ve hassasiyeti dolayısıyla ALMA elimizdeki bu keşfi gerçekleştirebilecek tek yapıydı.
AlO yayılımının diskin sıcak bölgeleri ile sınırlı olduğu dolayısıyla AlO gazlarının oldukça hızlı biçimde tıpkı bizim sistemimizdeki kalsiyum ve alüminyum zengini mineraller gibi katılaşıp granülleştiğine işaret ediyor.
Ancak araştırmacılara göre, bunun yıldız ve gezegen oluşumuna etkisi ve özellikle de diğer intergalaktik malzemelere dolaylı etkilerinin neler olduğunun anlaşılması için daha detaylı ve ileri araştırmaların yapılması gerekiyor.
Kaynak ve İleri Okuma
- Shogo Tachibana, Takafumi Kamizuka, Tomoya Hirota, Nami Sakai, Yoko Oya, Aki Takigawa, Satoshi Yamamoto. Spatial Distribution of AlO in a High-mass Protostar Candidate Orion Source I. The Astrophysical Journal, 2019; 875 (2): L29 https://iopscience.iop.org/article/10.3847/2041-8213/ab1653/meta
- The University of Tokyo Press Release Website, Our history in the stars, 10 Mayıs 2019" https://www.u-tokyo.ac.jp/focus/en/press/z0508_00043.html
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
18 Haziran 2016
Evrendeki En Yaşlı Oksijen
18 Aralık 2014
1600 Işık Yılı Uzaklıktaki Mavi Yıldız Kümesi
19 Şubat 2015
Bu Yıldız 70.000 Yıl Önce Çok Yakınımıza Geldi!
18 Ağustos 2016
Kahverengi Cüce Nedir?
31 Ekim 2018
Gama Kasyopya Yıldızı ve Kasyopya'nın Hayaleti
26 Mart 2017
En Büyük Kahverengi Cüce Keşfedildi