Koronavirüs Salgınının İkinci Dalgasına İlişkin Olası Senaryolar
Şubat ve Mart 2020'de hızla patlak veren yeni koronavirüs salgınıyla birlikte, pek çok ülke sıkı sokağa çıkma yasağı uygulamalarını hayata geçirdi. Toplumların da çabasıyla birlikte, bu ülkeler, pandeminin yayılımını yavaşlatmada büyük oranda başarı elde etti.
Çeşitli halk sağlığı yaklaşımlarını birleştiren Slovenya ve Yeni Zelanda gibi ülkeler virüsü kendi sınırları içinde yok etmeyi başardılar. Vaka ve ölüm sayısında şaşırtıcı biçimde yüksek oranlara sahip İngiltere de dahil olmak üzere, diğer ülkeler de hastalığın yayılmasını önlemede önemli bir ilerleme kaydetti. Öte yandan sokağa çıkma yasakları, pek çok ülkede önemli ekonomik ve sosyal zarara da yol açtı. Haziran 2020 itibariyle de hükümetler sınırlamaları kaldırmaya ve normal yaşama dönmeye yönelik adımlar atmaya başladılar.
Ancak sosyal sınırlandırma kurallarındaki rahatlamalarla birlikte, COVID-19 vakalarının tekrar artabileceği, yani ikinci bir dalganın başlayabileceği yönündeki endişeler de dillendiriliyor. Tarihteki pandemiler bu anlamda bizlere bazı işaretler sunuyor. Örneğin 1918-1920 yıllarındaki İspanyol gribinin ikinci dalgası ya da 2009-2010 yıllarındaki H1N1 (domuz gribi) salgınlarının ikinci dalgaları çok daha yıkıcı etkiler oluşturmuştu. Peki COVID-19'un ikinci dalgasının ortaya çıkması durumunda hangi senaryolar yaşanabilir?
Pek çoğumuzun da bildiği üzere, virüsün yayılabilmesi için enfekte konakçılara ve başarılı bir geçişe ihtiyacı vardır. Bu faktörler, enfekte bir bireyin neden olduğu ortalama yeni vaka sayısı olarak ifade edilen "R" (üreme sayısı) olarak ifade edilmektedir. R değeri, eğer 1'in üzerindeyse, bu durum vaka sayısının arttığı anlamına gelirken; bu değerin 1'in altında olması ise vaka sayısının azaldığı anlamına gelir. Sokağa çıkma kısıtlamasından önce, koronavirüs için R değerinin 2 ile 4 arasında olduğun tahmin ediliyordu.
Çin, Güney Kore, Yeni Zelanda, İngiltere, Türkiye ve diğer çoğu Avrupa ülkesi bu değeri 1'in altına çekebildi. Ancak İsveç ya da Rusya gibi diğer ülkelerde R değeri hala 1'e yakın ya da 1'in üzerinde seyrediyor ve bu da vaka sayısının arttığını gösteriyor.
Toplum davranışı ve R değeri arasındaki ilişki bir miktar karmaşıklık içermektedir. Ancak ikinci dalganın nasıl olabileceğine dair hâlâ bu konsepti kullanarak bir öngörü elde edebiliriz.
Öncelikle, populasyon içerisinde enfekte insanlar olduğu sürece virüsün yayılması riski hâlâ mevcut demektir. Salgının ilk dalgasının, sürü bağışıklık seviyelerinin çok altında, sadece sınırlı bir bağışıklık ile sonuçlandığına dair kanıtlar birikmektedir. Öte yandan virüsün içeride yalnızca hayatta kalmadığı aynı zamanda yayılmaya devam ettiği yerler de var; pek çok ülkedeki yaşlı bakım evlerindeki vakalar, vaka sayısındaki büyük yüzdeyi oluşturuyor.
Sınırlandırmaların gevşetilmesiyle birlikte insanların birbirleriyle olan teması da artmaya başlıyor. Bu durum R değerinin artmasıyla sonuçlanabilir. Ancak, R'nin değerinin, aşağıdaki şemada gösterildiği gibi, 1'in altında veya 1'e eşit olması önemlidir.
Üstteki grafikte R'nin başlangıç değeri 2.7'dir ve sokağa çıkma kısıtlaması ile 0.8'e düşer.
Ancak sokağa çıkma kısıtlamaları gevşetildiği için R değeri tekrar 1'e geri döner.
Simülasyon detayları için: https://statisticallyinsignificant.uk/2nd-wave
Öte yandan, R değerinin çok küçük bir değişimle 1.2 gibi bir değere ulaşması bile, ikinci dalgaya neden olan büyük bir salgına yol açabilir. Bu da bize kontrol önlemlerini sürdürmenin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Olası bir ikinci dalgaya verilecek tepki de aşağıda gösterildiği gibi yine sokağa çıkma kısıtlamalarının uygulanmasını gerektirecektir. Ancak toplum şimdiye kadar kısıtlamalara oldukça iyi uyum gösterirken, sokağa çıkma yasaklarının yarattığı yorgunluk ve bıkkınlık bu tür katı politikaların tekrar uygulanmasını zorlaştırabilir.
Salgın, mevsimsel gribin yaygın olduğu sonbahar ve kış aylarında da devam edebilir. SARS-CoV-2'nin hava koşullarından güçlü bir biçimde etkilenmediğini yapılan araştırmalardan biliyoruz, dolayısıyla COVID-19 ile mevsimsel gribin aynı döneme denk gelmesi sağlık sistemleri üzerinde aşırı yük binmesine neden olabilir.
Öte yandan SARS-CoV-2'nin yayılmasını önlemede alışkanlık haline gelen maske, eldiven kullanımı ve el yıkama rutinleri, mevsimsel grip virüsünün yayılmasını da azaltabilir.
Son olarak virüs, mutasyon geçirerek çok daha bulaşıcı bir suşun ortaya çıkmasına neden olabilir. Böylesi bir mutasyon, İspanyol gribinin çok daha yıkıcı olan ikinci dalgasının ortaya çıkmasına neden olmuştu. Eğer aynı durum SARS-CoV-2 için de gerçekleşirse, ortaya çıkan salgın için yeni R değerinin 4 olması bile; yayılımlarını yalnızca yaygın aşı uygulamasıyla durdurabildiğimiz --R değerinin 10-12 olduğu-- kabakulak veya -- R değerinin 12-18 olduğu-- kızamıkla kıyaslandığında iyidir diyebiliriz.
Yakın gelecekte, hükümetlerin, virüsün yayılmasını engelleyerek ekonomi ve sosyal yaşamın ihtiyaçlarını hassas bir şekilde dengelemeleri gerekecektir. Yaygın test ve takip gibi uygulamalar, muhtemel ikinci dalganın yaratacağı yıkımı azaltmada önemli adımlar olacaktır. R gibi konseptler ve epidemiyolojik modeller, devletlerin ikinci dalgayı önlemek için nereye, nasıl, ne zaman ve ne kadar süreyle müdahale etmesi gerektiğinin belirlenmesine yardımcı olabilir.- Coronavirus: what a second wave might look like. TheConversation/Adam Kleczkowski (accessed June 2, 2020). https://theconversation.com/coronavirus-what-a-second-wave-might-look-like-138980
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol