Son 20 yılın verileri bir araya getirilerek özgün bir istatistiksel metotla, CNRS'ten bilim insanları evrende bilinen maddenin %40'ını oluşturan saklı malzemeyi keşfetmiş olabilir.
İskeletler, evrensel olarak ölümün sembolleri olarak kabul edilir ancak yeni ölmüş bir hayvanı kemikli bir iskelete dönüştürme süreci aslında bir yaşam patlamasına dayanır.
Zekâ, beynin yalnızca bir bölgesini değil, büyük oranda tamamını içine alan bir kavram olduğundan zekâyı ölçme iddiasında olan bir test yanıltıcı olabilir.
PLOS One'daki bir araştırmada, yaşamın başlangıcına ve seksin sürdürülmesine ilişkin başka bir neden daha ileri sürüldü: Bulaşıcı, kanserli hücre tehdidi.
Beynin, onu içinde saklayan kutu kadar modern olduğunu varsayarsak, Afrikalı atalarımız teorik olarak göreliliği keşfedebilir, romanlar, oyunlar ve aşk şarkıları yazabilirdi.
1991 yılında, ışık hızının %99,999,999,999,999,999,999,9951'i ile hareket eden tek bir atom çekirdeği, Dünya'nın atmosferine çarptı ve Utah'ta gökyüzünü boydan boya geçti.
Küçük ölçekteki düzen, nasıl olur da daha büyük ölçekte kaos yaratabilir? Ve “rastgelelik” ile kaos içinde gizlenmiş düzenli paternler arasındaki farkı nasıl anlayabiliriz?
Pek çok farklı olası sonuç varsa, neden sadece bir tanesini deneyimliyoruz? Belirsiz ve olasılıklı kuantum dünyasından yaşamlarımızda sahip olduğumuz tekil deneyime geçiş nasıl yapılır? Peki iki yorumdan hangisinin, içinde yaşadığımız dünyayı doğru bir şekilde tanımladığını nasıl belirleyeceğiz?