Esasında bu yanlış kavrayış, Charles Darwin'den çok daha önce ortaya çıkmıştır.

Kaliforniya Üni.’den J.A.Lake, J.Larsen, D.T.Tran, J.S.Sinsheimer tarafından 2018 yılında GBE’de yayımlanan makalenin Türkçe çevirisini sunuyoruz.

Geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir çalışma dahilinde gerçekleştirilen deneyde yaşamın en temel birimleri olan nükleobazların yıldızların arasındaki boşluğu düzensiz biçimde dold...

Canlılığın her aşamasında birincil görevler üstlenen proteinlerin, belirli bir sırada arka arkaya birbirlerine eklenen amino asitlerden oluşan zincirler olduğunu biliyoruz.

Virüsler, genetik özelliklerine dayalı olarak sınıflandırılır; yani proteinleri ve genetik malzemeyi üretmek için mRNA'yı nasıl ürettiklerine göre.

Bildiğimiz şekliyle yaşamın başlaması için dünyanın erken dönemlerinde bir dizi spontane olayın gerçekleşmesine gerek vardı. Bu olaylardan biri, lipid zarlarla çevrili bölmeleri...

Yaklaşık 4 milyar yıl önce yaşamış olan ve bugün SEOA (Son Evrensel Ortak Ata) adını verdiğimiz mikrop, günümüzde dünya üzerinde yaşayan bütün canlıların ortak atasıdır. Bu canl...

RNA’nın zarsız mikrodamlacıklar içerisinde etkin olduğu gösterilerek, mikro damlacıkların ön hücreler gibi davrandığı ortaya koyuldu.

Mars yüzeyinin de, Yellowstone'da bulunan mikrobun geliştiği bölge ile aynı tür materyallerden oluşmuş olmasından kaynaklı araştırmacılar bu yeni soya Marsarchaeota ismini verdi.

Çoğalıcıların "mallarını” korumak için kendilerini çevreleyebilecekleri bir yapının gelişmesi, evrimin önemli bir adımıdır diyebiliriz.

Solunuma güç sağlayan proton değişim derecelerinin, genetik kodun kendisi kadar evrensel olması, yaşamın kökenine ve karmaşıklığın tekil kökenine ilişkin bir kavrayış sunar.

Yaşamın temel birimi olarak hücre, yaşayan tüm canlıların en dikkatli incelenen bileşenlerinden biri. Yine de temel süreçlerden bazıları anlaşılmayı bekliyor...