Boğaziçi Üniversitesi - Yazar / Editör
Japonya'da bulunan RIKEN Center for Integrative Medical Science (IMS) ve Keio University Tıp Fakültesi'nden araştırmacıların birlikte yürüttükleri yeni bir çalışmada tek hücreden RNA analizi yapılarak, 110 yaş ve üzerindeki bireylerde (supercentenarians) sitosidal veya sitotoksik CD4 tipi T hücrelerinden bolca bulunduğu tespit edildi.
Bu yaş grubunun yani 'Supercentenarian'ların ömür uzunlukları dolayısıyla özel bir grup olduğunu söyleyebiliriz. İlk olarak sayıca oldukça azlar. Örneğin, çalışmanın yürütüldüğü Japonya'da 100 yaş üzeri 61.000 birey var iken 110 yaş üzeri insan sayısı sadece 146 olarak sayılmıştı. Yine yapılan birçok çalışma ve analizde bu bireylerin yaşamları boyunca bir takım kanserlere ve özellikle enfeksiyonlara karşı bağışıklıklarının kuvvetli olduğu tespit edilmişti. Güçlü birer bağışıklık sistemine işaret eden bu olguların gerçek nedenini anlamak için de bilim insanları kolları sıvamıştı.
Bu soruya bir cevap üretebilmek için kan dolaşımında bulunan bağışıklık hücrelerine hem genç kontrol grubunda hem de 110 yaş üzeri grupta bakıldı. Yedi ayrı 110 yaş üzeri bireyden (her bireyden ortalama 5.887 olmak üzere) toplamda 41.208 hücre elde edildi ve yaşlanmakta olan 50 ila 80 yaş arası beş bireyden oluşan genç gruptan ise (kişi başı yaklaşık 4.000 adet olmak üzere) toplamda 19.994 hücre elde edildi.
110 yaş üzeri grupta B-hücresi olarak bilinen bağışıklık hücrelerinin sayısı daha az iken T hücrelerinin sayısı ise yaklaşık eşitti. T hücrelerinin bir alt üyesi olan belli bir hücre grubu ise sayıca çok yüksekti. Bu hücreleri analiz ederek arştırmacılar, sitosidal hücre sayısı açısından 110 yaş üzeri grubun ciddi miktarda daha fazla sayıda hücreye sahip olduğunu ortaya çıkardı. Bu oranın kontrol grubunda yüzde 10 ila 20 iken, 110 yaş üzeri grupta aynı T hücresi sayısına oranında yüzde seksenine denk geldiği tespit edildi.
Normal şartlar altında, CD8 marker'ı (aktif geninden sentezlenen biyolojik işaretçiler olarak düşünülebilir) T hücreleri, sitotoksik veya sitosidal T hücreleri sayılmaktadır. Buna karşın CD4 markerı bulunduranlar sayılmazlar. Bu nedenle araştırmacılar CD8-pozitif T hücrelerinin sayıca çok olmasını bekliyordu. Ancak durumun böyle olmadığı anlaşıldı. Aksine, 110 yaş üzeri grupta CD4-pozitif hücreler sitosidal özellik kazanmıştıç
Genç donörlerin kanına bakıldığında ise, görece çok çok az miktarda CD4-pozitif sitosidal statüde hücre olduğu keşfedildi. Bu nedenle yaşın genç olmasının bir işareti değil de 110 yaş üzeri gruba özel bir durum olarak alınan CD4 pozitif sitosidal T hücresi sayısının nasıl bu kadar arttığını araştırmak için, bilim insanları 110 yaş üzeri bireylerden ikisinin kanından alınan hücrelere daha detaylı bakmaya çalıştı. Görüldü ki, bu hücrelerin çok büyük bir çoğunluğu tek bir ana T hücresinden gelen klonal patlama ile ortaya çıkmış klon hücrelerdi.
Ülkemizin de yaşlanmaya başlayan ve yaşlı nüfusun artışa geçtiği bir ülke olduğunu göz önüne alırsak, yine görece daha yaşlı bir ülke olan Japonya'da elde edilen bu bulgular hem biyolojik açılardan hem de medikal olarak çok büyük bir önem taşıyor.
Tüm çalışmaya bakıldığı zaman, bireylerin hastalıklara ne kadar yatkın olduğunu, bağışıklık-hastalık-uzun yaşam arasındaki ilişkiyi anlamak için tek hücre üzerinden yapılan transkripsiyon analizlerinin ne kadar ciddi bir önem arz ettiğini görebiliriz.
Bir hücrenin genetik yapısı ile dahi, hangi genler için pozitif olduğunu görmek o hücrenin klon sayısı ile uzun yaşam arasındaki bağı açıkça görmemize olanak verebiliyor. Bu çalışmada da, genelde sitokin üretiminden sorumlu olan CD4 pozitif hücreler ile sitosidal CD8-pozitif hücrelerin kombinasyonunun ve belirli sayı oranlarının, bazı bireylerin çok uzun ömürlü olmasını ve sağlıklı olmasını sağlayan şey olabileceğini gördük.
Bu yaş grubunun yani 'Supercentenarian'ların ömür uzunlukları dolayısıyla özel bir grup olduğunu söyleyebiliriz. İlk olarak sayıca oldukça azlar. Örneğin, çalışmanın yürütüldüğü Japonya'da 100 yaş üzeri 61.000 birey var iken 110 yaş üzeri insan sayısı sadece 146 olarak sayılmıştı. Yine yapılan birçok çalışma ve analizde bu bireylerin yaşamları boyunca bir takım kanserlere ve özellikle enfeksiyonlara karşı bağışıklıklarının kuvvetli olduğu tespit edilmişti. Güçlü birer bağışıklık sistemine işaret eden bu olguların gerçek nedenini anlamak için de bilim insanları kolları sıvamıştı.
Bu soruya bir cevap üretebilmek için kan dolaşımında bulunan bağışıklık hücrelerine hem genç kontrol grubunda hem de 110 yaş üzeri grupta bakıldı. Yedi ayrı 110 yaş üzeri bireyden (her bireyden ortalama 5.887 olmak üzere) toplamda 41.208 hücre elde edildi ve yaşlanmakta olan 50 ila 80 yaş arası beş bireyden oluşan genç gruptan ise (kişi başı yaklaşık 4.000 adet olmak üzere) toplamda 19.994 hücre elde edildi.
110 yaş üzeri grupta B-hücresi olarak bilinen bağışıklık hücrelerinin sayısı daha az iken T hücrelerinin sayısı ise yaklaşık eşitti. T hücrelerinin bir alt üyesi olan belli bir hücre grubu ise sayıca çok yüksekti. Bu hücreleri analiz ederek arştırmacılar, sitosidal hücre sayısı açısından 110 yaş üzeri grubun ciddi miktarda daha fazla sayıda hücreye sahip olduğunu ortaya çıkardı. Bu oranın kontrol grubunda yüzde 10 ila 20 iken, 110 yaş üzeri grupta aynı T hücresi sayısına oranında yüzde seksenine denk geldiği tespit edildi.
Normal şartlar altında, CD8 marker'ı (aktif geninden sentezlenen biyolojik işaretçiler olarak düşünülebilir) T hücreleri, sitotoksik veya sitosidal T hücreleri sayılmaktadır. Buna karşın CD4 markerı bulunduranlar sayılmazlar. Bu nedenle araştırmacılar CD8-pozitif T hücrelerinin sayıca çok olmasını bekliyordu. Ancak durumun böyle olmadığı anlaşıldı. Aksine, 110 yaş üzeri grupta CD4-pozitif hücreler sitosidal özellik kazanmıştıç
Genç donörlerin kanına bakıldığında ise, görece çok çok az miktarda CD4-pozitif sitosidal statüde hücre olduğu keşfedildi. Bu nedenle yaşın genç olmasının bir işareti değil de 110 yaş üzeri gruba özel bir durum olarak alınan CD4 pozitif sitosidal T hücresi sayısının nasıl bu kadar arttığını araştırmak için, bilim insanları 110 yaş üzeri bireylerden ikisinin kanından alınan hücrelere daha detaylı bakmaya çalıştı. Görüldü ki, bu hücrelerin çok büyük bir çoğunluğu tek bir ana T hücresinden gelen klonal patlama ile ortaya çıkmış klon hücrelerdi.
Ülkemizin de yaşlanmaya başlayan ve yaşlı nüfusun artışa geçtiği bir ülke olduğunu göz önüne alırsak, yine görece daha yaşlı bir ülke olan Japonya'da elde edilen bu bulgular hem biyolojik açılardan hem de medikal olarak çok büyük bir önem taşıyor.
Tüm çalışmaya bakıldığı zaman, bireylerin hastalıklara ne kadar yatkın olduğunu, bağışıklık-hastalık-uzun yaşam arasındaki ilişkiyi anlamak için tek hücre üzerinden yapılan transkripsiyon analizlerinin ne kadar ciddi bir önem arz ettiğini görebiliriz.
Bir hücrenin genetik yapısı ile dahi, hangi genler için pozitif olduğunu görmek o hücrenin klon sayısı ile uzun yaşam arasındaki bağı açıkça görmemize olanak verebiliyor. Bu çalışmada da, genelde sitokin üretiminden sorumlu olan CD4 pozitif hücreler ile sitosidal CD8-pozitif hücrelerin kombinasyonunun ve belirli sayı oranlarının, bazı bireylerin çok uzun ömürlü olmasını ve sağlıklı olmasını sağlayan şey olabileceğini gördük.
Kaynak ve İleri Okuma
- Piero Carninci, RIKEN Research news website, Could cytotoxic T-cells be a key to longevity?, 15 Kasım 2019, " https://www.riken.jp/en/news_pubs/research_news/2019/20191113_1/index.html
- Kosuke Hashimoto, Tsukasa Kouno, Tomokatsu Ikawa, Norihito Hayatsu, Yurina Miyajima, Haruka Yabukami, Tommy Terooatea, Takashi Sasaki, Takahiro Suzuki, Matthew Valentine, Giovanni Pascarella, Yasushi Okazaki, Harukazu Suzuki, Jay W. Shin, Aki Minoda, Ichiro Taniuchi, Hideyuki Okano, Yasumichi Arai, Nobuyoshi Hirose, Piero Carninci. Single-cell transcriptomics reveals expansion of cytotoxic CD4 T cells in supercentenarians. Proceedings of the National Academy of Sciences, 2019; 201907883 https://www.pnas.org/content/early/2019/11/11/1907883116
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir
12 Ekim 2017
Bölünme Sırasında Hücre Kimliğini Nasıl Yitirmiyor?
05 Mart 2017
Kök Hücre Nedir?
05 Aralık 2018
Bazı Bakteriler Stres Altında Hücre Duvarını Kaybediyor