Post Author Avatar
Umut Can Yıldız
Boğaziçi Üniversitesi - Çevirmen/Yazar

Türleşme, adından da anlaşılabileceği gibi, bir canlı grubundan, farklı türde canlıların ortaya çıkması görüngüsüdür. Canlı türü toplulukları, doğal seçilim ve genetik sürüklenme tarafından her nesilde küçük değişikliklere uğrar. Türleşme ise (eşeyli canlılar için) bir canlı türüne ait iki topluluk, birbirinden üreme bakımından tamamen yalıtıldığında (gen alışverişi kesildiğinde) gerçekleşebilir.

Yalıtılan popülasyonlar, birbirleriyle gen alışverişi yapmadan küçük değişikliklere maruz kalmaya devam ettiği için zamanla küçük değişimler birikecek ve bir süre sonra tekrar bir araya getirilmiş olsalar, sağlıklı yavru üretemeyecek kadar genetik açıdan farklılaşmış olacaklardır. İşte bu türleşmedir.

Türleşme Mekanizmaları

Örneğin cinsel kuru çeşitli ötüşlerle yapan kuşlar, tür içi çeşitlilik ile ayrı ötüş biçimleri kazanırlarsa üreme yalıtımı gerçekleşebilir. Ya da fazladan kromozom kazanan bir bitki hücresi, aynı soydaki diğer bitkilerle tozlaşamayacaktır. Pek çok başka örnek sayılabilir; bunlar simpatrik (aynı yurtlu) türleşme olarak isimlendirilir.

Üreme yalıtımı nehirler, dağlar, vadiler gibi yeryüzü değişikleri ile de gerçekleşebilir; bunlar ise allopatrik (ayrı yurtlu) türleşme olarak isimlendirilir. Bunun dışında parapatrik ve peripatrik mekanizmaları da vardır. Hepsinin ortak noktası insanın gözlemleyemeyeceği kadar uzun sürelerde gerçekleşmesidir. Çünkü tek bir gen değişimi için bile en az bir nesil gerekliyken, o genin popülasyonda sabitlenmesi çok daha geniş zamana yayılır.

Dört temel türleşme mekanizması

Türleşme Gözlemlendi mi?

Türleşme deneysel olarak gözlemlenmiştir. Bu deneylerden birini gerçekleştiren Diane Dodd, Drosophila pseudoobscura türü meyve sineklerini maltozlu ve glikozlu besin bulunan iki ortama ayırmış, uzun döllerin sonrası tekrar bir araya getirdiğinde maltoz sindirmeye ve glikoz sindirmeye adapte olmuş sineklerin birbirleriyle daha az çiftleşebildiklerini, yani üreme yalıtımının oluştuğunu gözlemlemiştir (Dodd, 1989). Aynı zamanda bir de melez bölge söz konusudur.

Bugün pek çok canlının soy ayrımları ve melez bölgeleri gözlemlenmiştir, yani türleşme bitmiş değil devam etmektedir. Evrim süreci, dolayısıyla türleşmeler de canlılık ortaya çıktığı anda başlamıştır ve yaşam bütünüyle yok olana dek sürecektir. Dolayısıyla herhangi bir zamanda varolan canlıların tümü "ara form"dur; buna şu anda varolan türlerin hepsi ve tabi biz de dahiliz. Canlılık olmasa bile, tıpkı yeryüzündeki ilk canlıdan (dolayısıyla "biyolojik evrim"den) önce olduğu gibi, "kimyasal evrim" olacak ve şansı yaver giderse, biyolojinin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Kimyasal evrim ise "fiziksel evrim"den, yani Büyük Patlama'nın ardından olan olaylar neticesinde, elementlerin oluşumunun sonucunda başlamıştır.

Türleşmeyi Ben de Görebilir miyim?

Bizler, milyon yıllara yayılan süreçlerin en fazla 70-80 yıllık gözlemcileriyiz. Türleşmeye neden kendi gözlerimizle tanıklık edemediğimizi sormak, kıtalar neden hareket etmiyor sorusuna benziyor. Değişimi fark etmek söz konusu ise goncanın güle dönüşümüne tanıklık etmek bile bizim için olanaksızdır. Hatta kendi bedenimizin de farklı evrelerini hatırlayabilsek de, bir biçimden diğerine nasıl dönüştüğümüzü "görebildiğimizi" söyleyemeyiz. Başlangıçta tek bir hücreyizdir, ardından bir embriyo, sonra bir bebek, çocuk, genç, erişkin ve en sonunda da yaşlı oluruz. Elbette türlerin evrimi tam olarak böyle değildir; ama bu benzetme, gözlerimizin "değişimi algılama" konusundaki becerisinin sınırlarının farkında olmamız gerektiğini gösterir. Bazı şeylerin gözle değil, beyinle görülmesi gerekir.

Her şeye karşın hızlı süreçler de gözlemliyoruz. 250 yıl önce Faeroe adasını keşfeden insanların getirdiği farelerde gözlenen türleşme (Stanley, 1979) ya da bir dil balığı türünde gözlemlenen türleşme buna örnek olarak verilebilir. Yanı sıra, çok hızlı üreyen canlı türleri için laboratuvar ortamında yaratılan koşullar sonucunda da türleşme çok kez gözlemlenmiştir.
Kaynak ve İleri Okuma
  • Dodd, D.M.B. 1989. “Reproductive isolation as a consequence of adaptive divergence in Drosophila pseudoobscura”. Evolution 43 (6). s. 1308–1311.18
  • Stanley, S. 1979. Macroevolution: Pattern and Process, San Francisco, W.H. Freeman and Company. s. 41
Etiket

Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?

Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.

Destek Ol

Yorum Yap (0)

Bunlar da İlginizi Çekebilir