Yıldızlararası Kaynaklar Yaşam Vahaları Yaratabilir
Elimizde, üzerinde yaşam olan gezegenlere yalnızca bir örnek var: Dünya. Ancak, yeni jenerasyon araştırmalar ile uzak yıldızların yörüngesinde dönmekte olan gezegenlerdeki yaşam...
Elimizde, üzerinde yaşam olan gezegenlere yalnızca bir örnek var: Dünya. Ancak, yeni jenerasyon araştırmalar ile uzak yıldızların yörüngesinde dönmekte olan gezegenlerdeki yaşama dair işaretleri tespit etmek mümkün olabilecek. Eğer uzaylı bir yaşam keşfedersek o zaman yeni sorular sormak gerekecek. Örneğin, orada da yaşam kendiliğinden mi ortaya çıktı? Oradan başka yerlere taşınmış olabilir mi? Uzun zaman önce engin yıldızlararası boşluğu katederek Dünya'dan yayılmış olabilir mi?
Harvard astrofizikçilerinin yaptığı yeni bir araştırma, panspermiya ( panspermia ) olarak bilinen yaşamın yıldız sistemleri arasında taşınabileceği teorisi gerçekleşirse, o halde bizim de potansiyel olarak bunu tanıyabileceğimiz karakteristik paternler ile taşınacağını saptadılar.
Kurulan teoride yaşam formları kümeleri, büyüyor gelişiyor ve aynı baloncuklar gibi birbirleri üstüne geldiğinde birleşiyor. Bu teorinin daha iyi anlaşılması için öncelikle yaşamın ait olduğu yıldızın ötesine yayılması için mümkün olan iki temel yola bir göz atalım: Birincisi sapan ya da mancınık gibi düşünebileceğimiz asteroid veya kuyruklu yıldızların yerçekimi ile üzerindeki yaşamla birlikte saçılması, ikincisi ise sorunsuz şekilde diğer yaşanabilir gezegenlere gidebilecek kadar akıllı yaşam formlarının seyahatleri ile yayılması. Ne var ki mevcut araştırma da bunun nasıl olacağı ile ilgilenmiyor. Burada sorulan temel soru şu, eğer bu geçiş gerçekleşirse, prensipte bunu tespit edebilir miyiz? Cevap; EVET.
Modelin varsayımına göre; canlı bir gezegendeki kaynaklar (seeds) tüm yönlere doğru dışa yayılır. Bir kaynak yaşanabilir ve komşu olduğu bir yıldızın yörüngesinde dönen bir gezegene ulaşırsa burada köklerini salabilir. Zamanla, bu sürecin sonunda galaktik düzlemde bir dizi yaşam geliştirmiş vaha oluşacaktır.
Araştırmacılara göre, yaşam bir ev sahibi yıldızdan diğerine (virüslerin insanlar arasında dağılmasına benzetilmiş) aynen salgın bir hastalık gibi geçebilmektedir. Bu bağlamda Samanyolu galaksisi yaşam paketçikleri ile enfekte olmuş bir alan olabilir.
Diğer gezegenlerin atmosferlerinde yaşamın izlerini tespit edersek, hemen sonraki adım bir patern aramak olacaktır. Örneğin, Dünya nasıl bir yaşam halkasının sınırında olarak ideal bir alansa, bulacağımız diğer yakın yaşam-içeren dünyalar da gökyüzünün bir yarısında bulunacaktır.
Araştırmacılar, bir paternin farkedilebilir olması için yaşamın da bir şekilde hızlı yayılmış olması gerektiğine dikkat çekiyor. Samanyolu'ndaki yıldızlar da birbirlerine göre durağan olmadıklarından, şu anki komşu yıldızlar bir kaç milyon yıl içinde artık komşu olmayacaklar ve yıldız kaymaları sebebi ile bahsi geçen yaşam baloncukları oluşacak.
Referans : Henry W. Lin, Abraham Loeb. Statistical Signatures of Panspermia in Exoplanet Surveys. Astrophysical Journal Letters, 2015
Harvard astrofizikçilerinin yaptığı yeni bir araştırma, panspermiya ( panspermia ) olarak bilinen yaşamın yıldız sistemleri arasında taşınabileceği teorisi gerçekleşirse, o halde bizim de potansiyel olarak bunu tanıyabileceğimiz karakteristik paternler ile taşınacağını saptadılar.
Kurulan teoride yaşam formları kümeleri, büyüyor gelişiyor ve aynı baloncuklar gibi birbirleri üstüne geldiğinde birleşiyor. Bu teorinin daha iyi anlaşılması için öncelikle yaşamın ait olduğu yıldızın ötesine yayılması için mümkün olan iki temel yola bir göz atalım: Birincisi sapan ya da mancınık gibi düşünebileceğimiz asteroid veya kuyruklu yıldızların yerçekimi ile üzerindeki yaşamla birlikte saçılması, ikincisi ise sorunsuz şekilde diğer yaşanabilir gezegenlere gidebilecek kadar akıllı yaşam formlarının seyahatleri ile yayılması. Ne var ki mevcut araştırma da bunun nasıl olacağı ile ilgilenmiyor. Burada sorulan temel soru şu, eğer bu geçiş gerçekleşirse, prensipte bunu tespit edebilir miyiz? Cevap; EVET.
Modelin varsayımına göre; canlı bir gezegendeki kaynaklar (seeds) tüm yönlere doğru dışa yayılır. Bir kaynak yaşanabilir ve komşu olduğu bir yıldızın yörüngesinde dönen bir gezegene ulaşırsa burada köklerini salabilir. Zamanla, bu sürecin sonunda galaktik düzlemde bir dizi yaşam geliştirmiş vaha oluşacaktır.
Araştırmacılara göre, yaşam bir ev sahibi yıldızdan diğerine (virüslerin insanlar arasında dağılmasına benzetilmiş) aynen salgın bir hastalık gibi geçebilmektedir. Bu bağlamda Samanyolu galaksisi yaşam paketçikleri ile enfekte olmuş bir alan olabilir.
Diğer gezegenlerin atmosferlerinde yaşamın izlerini tespit edersek, hemen sonraki adım bir patern aramak olacaktır. Örneğin, Dünya nasıl bir yaşam halkasının sınırında olarak ideal bir alansa, bulacağımız diğer yakın yaşam-içeren dünyalar da gökyüzünün bir yarısında bulunacaktır.
Araştırmacılar, bir paternin farkedilebilir olması için yaşamın da bir şekilde hızlı yayılmış olması gerektiğine dikkat çekiyor. Samanyolu'ndaki yıldızlar da birbirlerine göre durağan olmadıklarından, şu anki komşu yıldızlar bir kaç milyon yıl içinde artık komşu olmayacaklar ve yıldız kaymaları sebebi ile bahsi geçen yaşam baloncukları oluşacak.
Referans : Henry W. Lin, Abraham Loeb. Statistical Signatures of Panspermia in Exoplanet Surveys. Astrophysical Journal Letters, 2015
Kaynak ve İleri Okuma
Etiket
Projelerimizde bize destek olmak ister misiniz?
Dilediğiniz miktarda aylık veya tek seferlik bağış yapabilirsiniz.
Destek Ol
Yorum Yap (0)
Bunlar da İlginizi Çekebilir

04 Eylül 2016
Genesis Projesi ile Ötegezegenlere Yaşam Ekilecek

19 Aralık 2016
Yeraltında İki Milyar Yıllık Su Bulundu

16 Eylül 2017
Yıldızlararası Buz ile DNA Oluşumu Arasındaki İlişki

06 Eylül 2018
Yaşam Başlarken Var Olduğu Tahmin Edilen İlksel Peptit

22 Eylül 2015
Bugüne Kadarki En Kapsamlı "Canlılık Ağacı" Yayımlandı

27 Temmuz 2019
Biyokimyasal Benzeri Bir Kimyasal Tepkime Ağı Keşfedildi